Bölgeler

Bölgeler

Türkiye, üç tarafını çevreleyen denizleri (Karadeniz, Ege, Akdeniz) ve iç kesimlerdeki akarsularıyla zengin bir su ekosistemine sahiptir. Karadeniz’deki oksijen seviyesinin 200 metre altında neredeyse yaşam olmamasına rağmen, hamsi gibi göçmen balıklar burada yoğun şekilde avlanır ve Türkiye’nin balık üretiminin yaklaşık %70’ini oluşturur. Akdeniz ise istilacı türlerin artışıyla dikkat çeker; son 30 yılda 600’den fazla yabancı tür (aslan balığı gibi) yerel türleri tehdit ediyor. Ege Denizi’nde ise kıyı balıkçılığı ve sünger avcılığı geleneksel geçim kaynakları arasında yer alırken, kirlilik ve aşırı avlanma nedeniyle sünger popülasyonu %90’a yakın azalmış durumda.

Akarsular açısından Fırat, Dicle ve Kızılırmak gibi nehirler, endemik tatlısu balıklarına (örneğin, Fırat kaplumbağa balığı) ev sahipliği yapar. Ancak barajlar ve tarımsal kirlilik bu türlerin %30’unu tehlike altına almıştır. Türkiye’deki göller de önemli yaşam alanlarıdır; Van Gölü’nde inci kefali gibi türler, yıllık göçleri sırasında yerel ekonomiye katkı sağlar. Denizlerde ise caretta caretta ve Akdeniz fokları gibi nesli tehlikedeki canlılar koruma çalışmalarına rağmen avcılık ve habitat kaybıyla mücadele ediyor.

Türkiye sularında 500’den fazla balık türü kayıt altına alınmıştır ve avlanan deniz ürünleri yılda yaklaşık 500.000 ton civarındadır. Ancak son 20 yılda özellikle palamut ve lüfer gibi ticari türlerde %50’ye varan düşüşler gözlemlenmiştir. Buna karşın, artan su ürünleri yetiştiriciliği (çipura, levrek) ile yıllık 400.000 ton üretimle Avrupa’da öne çıkıyoruz.

Son olarak, Marmara Denizi’ndeki müsilaj felaketi, denizel yaşamın kırılganlığını ve insan etkisinin boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.